Yılbaşı – Kocaları Değiştik

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Merhaba sifon.info sex hikayeleri okuyucuları, derlediğimiz en büyük hikaye arşivini sizlerin beğenisine sunuyoruz.okuyup keyif almak ve sırılsıklam olmak işte tüm mesele bu.

Amateur

Yılbaşı – Kocaları Değiştik
Adım Handan 28 yaşındayım, 6 yıllık evliyim. Eşimle her konuda uyum içerisinde, yaşayan ve paylaşan, birbirini anlayan saygılı ve renkli bir yaşantımız var.

Kapı komşum ve en yakın arkadaşım,sırdaşım Sevim de benimle aynı ölçü ve boylarda ela gözlü hafif minyon ve yüzü çok tatlı, harika bir insan. İkimiz de sevilen sayılan ve aynı zamanda tüm erkeklerin dikkatini çeken iki bayanız.
Ama kendi eşlerimizden başkalarıyla samimi bir konuşma ortamına dahi girmedik bunu belirteyim.

Sevimle birlikte bir sohbetimizde cinsel hayatımızı konuşurken ortaya çıktı ki, ikimizin de bu konuda şikayeti vardı. Eşlerimizle sevişmelerimiz topu topu on dakika sürmüyor, onlar tatmin olabiliyor ama biz hep yarım kalıyorduk.

Sevim’le her şeyimizi paylaşırız, onunla arkadaşlığımız on yıl kadar öncesinden başladı. Atandığımız yerin en güzel, en genç ve bekar elemanları bizdik, bu yüzden herkesin gözü bizde, çapkınlar bize yiyecekmiş gibi bakarlar, iş çıkışı hepsi sırayla bizi evlerimize bırakmak için kuyruğa girerlerdi.

Biz ise bunların hiç birine aldırmaz yüz vermez ikimizi birbirimizden ayrılmazdık. İki yalnız bekar kurda kuşa yem olmamak için aynı evi paylaşıyorduk.

Çalıştığımız kurumda atama ve terfiler oldu başımıza yeni ve genç bir müdür ve iki tane müdür yardımcısı atandı. İkisi bekardı ve yakışıklıydılar. Müdürümüz Hakan bey bana evlenme teklif edince aklım gitti başımdan, hemen kabul ettim iki üç ay sonunda da nişan ve düğün evlendik şimdiki oturduğumuz lojmana yerleştik.

Birkaç hafta sonra Müdür Yardımcısı Kemal Bey Sevim’e evlenme teklif etti. Onlar da evlenince bizim karşı daireye yerleştiler. Mutlu bir tabloda yaşantımız sürüyordu.

Hemen her akşam birlikteydik. Sevim’le gündüzümüz zaten ayrı geçmezdi. Ya ben ya da o kocalarımız işe gider gitmez çocuğu kaptığımız gibi soluğu birbirimizin evinde alırdık. Bir gün Sevim böyle bir sabah bir soru sordu,

“Mutlu musun Handan?” dedi.

“Evet” dedim. “Sen değil misin güzelim?” diyerek sarıldım.

“Yok…” dedi “Kastettiğim bunlar değil.. Yani… Cinsel yönden ne durumdasınız? Esk**en ne olursa olsun paylaşacağımıza yemin etmiştik hatırlıyor musun canım?”

“Tabi bi tanem ne oldu, anlatsana, nedir canını sıkan?”

“Hakan’la sevişmeleriniz nasıl?”

Tam damarıma basmıştı ben de oflaya puflaya pek bir şey olmadığını eski heyecanın kalmadığını falan anlattım.

On dakika sevişiyoruz onun işi bitiyor öpüyor beni uyuyoruz. İçim sızlıyor. Eski saatler süren sevişmelerimizi özlemiyor değilim hani…” dedim.

O da aynı dertten yakındı. Üstelik bizimkiler iyi arkadaş olduğu için nereye gitseler birlikte gidiyorlar. Kuşkulanmıyor da değildik hani çapkınlık mı yapıyor bunlar diye ama sosyal tesislerden başka yerlere de pek takılmazlar, sosyal tesisler de gözümüzün önündeydi.

Sevim Kemal’le bu konuyu görüşmüş erotik dergiler falan getirttirmiş birkaç gün onlara baktık. Hatta Sevim’le bu dergilerin mektup ve forum köşelerindeki erotik hikayeler bizi öyle etkilemişti ki özellikle eş değiştirme fantezileri birbirimize bakıp gülerek ne güzel ortam demiştik. Ama teklif değildi tabi bu.

Bir süre sonra “biz sıkılıyoruz bilgisayar alın ya da işe başlıycaz” dedik. Onlar da “oturun istediğiniz bilgisayar olsun” dediler bir tane düz üstü bilgisayar aldılar bize. Bilgisayar kullanmasını iş yerinden biliyorduk, alışmamız birkaç gün almadı bile . İnternete falan da bağlandık.

Sevim’le artık ayrılmaz olduk. Bizimkiler işten çıkıp eve geldiklerinde ben evde yoksam eşim biliyordu ki Sevim’lerde bilgisayar başındayız, Sevim’in eşi onu evde bulamazsa direkt bize geliyordu. Bizi bilgisayar başında buluyorlardı.

Özellikle seks hikayelerini okuyorduk, bunların da en çok eş değiştirme bölümlerini okuyorduk. Bir gün yine Sevim’lerde yatak odasında eş değiştirme hikayelerinden birini okurken Sevim diz üstü bilgisayarın kapağını kapatarak,

“Ya, bizim halimiz ne olacak? Ne yapacağız biz? Bunları okuyoruz ama hayatımıza etkisi ne?” dedi. Durduk birbirimize bakıp gülümsedik, aynı şeyleri düşünmüştük yine…

“Tamam Sevim hayatımıza biraz heyecan katalım o zaman… Bu işten erkekler çok tahrik oluyor anladığım kadarıyla… Eh, biz de öyle… ” dedim.

”Kesinlikle… Şu sünepe ev kadınlığını bırakalım. Ortamı hareketlendirelim. Biraz flört takılalım kocalarımıza… Sen benimkine, ben seninkine…” dedi.

Oturup neyin nasıl olacağını konuşmaya başladık. Eşlerimizin bizden başka kadınlarla birlikte olup bizi aldatmalarını beklemektense iki kafadar kafa kafaya verip bir dizi plan hazırladık.

Unutmadan söyleyeyim biz iki üç güne bir ya Sevim’lerde ya bizde, özellikle hafta sonları eğleniriz. İçkiler içilir, danslar, oyunlar gibi eğlencelerle sabahı ederiz bazen, ya bizde ya onlarda sızıp kalırız. Aslında öyle iç içe yaşıyoruz ki..

Anlaştık aramızda… Birbirimizin eşlerini motive edecek ve yine birbirimizin eşlerine çaktırmadan kur yapacaktık. Hemen işe koyulduk

İlk akşam eşlerimiz gelince aynı gece ikimiz de seviştik bizimkilerle… Her zamankinden biraz daha ateşliydik, olay bizi havaya sokmuştu. Tam sevişmenin güzel bir yerinde Hakan’a Sevim’i nasıl bulduğunu sordum, sevişmenin tam ortasında, içimde gidip gelirken,

“İyi, güzel kadın senin gibi…” dedi,

“O seni çok beğeniyormuş…” dedim. Durdu bana baktı, gülümsedi.

“Kendisi mi söyledi?”

“Evet dedim. Bu gün erkeklerden laf açıldı da…”

“Başka bir şey söyledi mi?”

“Yok, söylemedi…” dedim, daha ateşli sevişti benimle…

Sabah oldu. Bizimkiler gider gitmez Sevim bana damladı.

“Ne oldu, gece nasıl geçti?” dedi meraklı gözlerle… Gülerek,

“Önce sen anlat bakalım…” dedim.

O da akşam aynı bizim gibi sevişme anında eşine benim ondan hoşlandığımı beni nasıl bulduğunu sormuş, kocası da benimkiyle aynı yanıtı vermiş. Ben de anlattım, rahatladık, her şey istediğimiz gibi gelişmişti. Eşlerimiz ters bir tepki vermeyecekti anlaşılan…

Hemen hazırlandık ve akşam için alışveriş yaptık. Ertesi gün tatil olduğu için bu akşam içkili bir sofra hazırlayıp bazı şeylerin ufak ufak yaşanmaya başlaması ve elektriklenmelerin yaşanma zamanı gelmişti.

Akşama güzel bir sofra hazırladık. Bizimkilere telefon açıp hiçbir mazeret kabul etmediğimizi, işten çıkınca doğruca eve gelmelerini söyledik.

Biz de hazırlandık. İkimiz de kısa bir mini etek, altına yok denecek kadar minicik dantelli beyaz külotumuz ve üzerimizde aynı takım body giyinmiştik. Sevim’le birbirimize bakıp,

“Hadi bakalım bu akşam bizimkilere biraz heyecan yaşatalım, finali yılbaşı gecesi patlatırız…” dedik. Bizimkiler geldi, bizi seksi ve şık görünce önce bir ıslık çaldılar, sofrayı gördüler Hakan,

“Unuttuğumuz bir şey mi var? Sonradan mahcup olmayalım, neden bu kadar özenle hazırlandınız?” dedi.

“Aşkım, özel bir şey yok. Sevim’le sıkıldık değişik bir şeyler olsun istedik. ” dedim.

“Çok güzel olmuş, siz de, sofra da harikasınız…” dediler.

Hoş geldin faslında ben Kemal’e de uzanıp öptüm. Öperken gözlerinin içine bakarak gittim yanına ve elinin içini okşayarak ve dudaklarımın kenarını dudaklarına değdirerek öptüm.

Bana şöyle bir baktı. Şaşırdı biraz ama hemen toparladı. Sevim de aynı şekilde yaptı ve eşimi elinden tutup sofraya buyur etti, öyle olunca ben de Kemal’e aynısını yaptım.

Beyler keyiflenmişlerdi. Yarı şaşkın, yarı memnun, kendilerini bize bırakmışlardı. Ben Kemal’in karşısına Sevim de eşimin karşısına oturdu. Işıkları söndürdük ve gece lambaları ve mumları yaktık sadece…

Böylece masa altından bir şeyler olursa kimse birbirini görmezdi. Sevim’le her hareketi ölçülü ve birlikte atıyor, hem bundan zevk alıyor hem de eşlerimizi memnun ediyorduk, bu harikaydı.

Derken yemek faslı bitti ve içkiler servis edildi. Bir iki derken erkekler hafif çakırkeyif olmuş, biz ne dersek onu yapıyorlardı. Sevim müzik setine slow bir paça koydu eşine müsaade ederse Hakan’la dans etmek istediğini söyledi. O da

“Tabi neden olmasın… Yabancı mıyız yani…” dedi. Ben de

“Kemal’cim, sen de beni dansa kaldırır mısın?” dedim.

“Memnuniyetle…” dedi.

Loş ışıkta dans ederken erkeklerimize iyice sokulduk. Sevim’e baktım, Hakan’a iyice yapışmış, bacağını bacak arasına sokmuş onu uyarıyordu. Ben de aynı vaziyette Kemal’e basınç yapıyordum.

Kemal eliyle çaktırmadan kazayla olmuş gibi kalçalarımı okşadı. Heyecandan titriyordu. Ben yüzüne bakıp gülümseyince öyle rahatladı ki… Daha da yaklaştı. Çekinmese beni ayakta becerecek haldeydi.

Bu ortamda daha fazla ileri gitmek istemiyorduk. Çünkü asıl büyük planımız birkaç gün sonraki yılbaşı gecesineydi ve üç dört gün tatil vardı arkasında… Her bakımdan iyi olacaktı. Neyse dansı bırakıp,

“Ben mutfağa gidiyorum, bulaşık makinesine bakayım” dedim ayrıldım. Ama arkama bakarak Kemal’e gülümseyerek gittim. Sevim’le eşimin dansları devam ediyordu ve bizi görecek halleri yoktu.

Beklediğim gibi Kemal hemen arkamdan mutfağa damladı. Ben lavaboya eğilmiş, çapkınımı beklerken birden arkamdan sarıldı. Hem telaşlıydı, hem de öpmeye çalışıyordu. Aleti sertleşmiş, arkamdan bastırıyordu.

İçim ısınmış altım ıslanmıştı, dayanacak durumda değildim. İlk defa yabancı bir erkeğin aletini hissediyor, ilk defa kocamdan başka bir erkeğin dudakları boynumda yanaklarımda geziyordu.

Şaşırmış gibi, kurtulmaya çalışıyormuş yaparak arkamı döndüm. Kemal’in allak bullak olmuş, göz bebekleri şehvetle büyümüş, istek dolu yüzüyle burun buruna geldim. İkimiz de nefes nefeseydik. Hemen dudaklarıma yumuldu.

Heyecandan titreyen elleri göğüslerimde, kabaran önüyle mutfak bankosuna dayadığı kasıklarımda, mini eteğin altındaki bacaklarımda dolaştı aceleyle… Kısa bir süre vücudumu okşayan ellerinin, dudaklarımı vantuz gibi emen erkek dudaklarının tadını çıkardıktan sonra, nazlanıyormuş gibi biraz ittim,

“Ne olur yapma Kemal, bizimkiler görecek şimdi…” dedim neolurbırakmadevamet diye yalvaran sesimle…

Sanki asıl büyük sorun Kemal’in, beni, yani arkadaşının karısını mutfakta kıstırıp öpmesi, mıncıklaması değil de, yakalanmaktan korkmammış gibi… Elleri kalçalarımdan, dudakları dudaklarımdan zor ayrıldı benden… Kabaran önüne bastırarak oluşan çadırı kaybetmeye çalıştı güya bana çaktırmamaya çalışarak…

Salona girdik, bizimkiler ortada yok… Işığı yaktım. Hemen balkon kapısından içeriye girdiler. Sevim’in makyajı, eli yüzü birbirine karışmış, ruju eşimin dudaklarına bulaşmıştı.

“Balkona çıkıp biraz temiz hava alalım dedik…” diye açıklama getirdi kocam…

Güldük hep beraber… Neşe içindeydik. Hemen ışığı tekrar söndürdüm. İçim içime sığmıyordu. Kemal gözümün içine bakıyordu, tekrar bir fırsat yaratılabilir mi diye…

Kocamın bakışlarını da sürekli Sevim’in üzerinde, mini eteğinin altında durmadan verdiği frikiklerde yakalıyordum. İki erkek de kıvama gelmişti, tam istediğimiz gibi… Bir heyecan fırtınası yaşamıştık, elektrikli ortam devam ediyordu.

“Saat geç oldu, yatalım artık…” dedik.

Misafirlerimizi uğurlarken tekrar öpüştük. Ama bu defa loş ışıkta belli olmadığı için biraz daha serbest hissettim kendimi… Kocam Sevim’le vedalaşmakla meşgulken, ben telefonunu içeride unuttuğu aklına gelen Kemal’le beraber salona dönmüştüm.

Telefonu bulup Kemal’e verirken ellerimiz birbirine değdi. Kıvılcım çaktığını hissettim. Tam salondan dışarı çıkarken kapının eşiğinde kolunu tuttum, çıkmasına engel oldum,

“İyi geceler Kemal” diyerek üzerine abandım ve göğüslerimi onun göğsüne bastırarak dudağının kenarına haddini ve amacını aşan kaçamak bir hoşça kal öpücüğü kondurdum.

Ama Kemal bununla yetinmedi, bir koluyla belimden tutup öperken, diğer eli elbisemin üstünden mememi avuçladı. Hırsla dudaklarımı öpmeye başladı. Zorlukla kendimi kurtardım.

Çıkıp kapıya yöneldiğimizde kapının önünde duran kocamın bizim geldiğimizi görmesiyle Sevim’in kalçalarını okşayan elinin telaşla ayrıldığını görüverdim. Sevim, sanırım yüzünün kızarıklığını bana ve kocasına belli etmemek için arkasını dönmüştü.

Gülümsedim. Her şey istediğimiz gibi gidiyordu. Tam arkamdan gelen Kemal’in de bu sahneyi gördüğüne emindim. Ama o da ses çıkarmadı… Başka zaman olsa bir telefonu içeriden almanın kaç dakika süreceğini merak edip mesele çıkarabilecek kocam da… .

Herkes kendi alemindeydi. Yalnız kalınca ortalığı şöyle bir toparladım. Aklım karmakarışıktı, Hakan’ın yüzüne bakamıyordum. Hakan da kumanda elinde, gözü televizyonda, aklı başka yerlerde, zaplayıp durdu. Bir kelime bile konuşmadık yatana kadar…

Kocam gitti önce yatağa, sonra ben… Makyajımı çıkarıp dişlerimi fırçaladığımda o yatmıştı bile…

Uyuduğunu düşünerek sessizce üzerimdekileri çıkardım, soyundum. Geceliğimi giymek için eğildiğimde, yattığı yerden birden elini uzatıp bileğimi sımsıkı kavradı.

Yüzüne baktım. Gece lambasının loş ışığında gözleri kor gibi parlıyordu. Elimi bırakmadan diğer eliyle üzerindeki örtüyü kaldırdı, çırılçıplaktı. Bacaklarının arasında erkekliği taş gibi dikilmiş, tavana bakıyordu.

Kendine çekti, yatağa yatırdı aceleyle… Bir yandan dudaklarımı koparırcasına öperken, diğer yandan da üstümdeki tek giysi olan ince dantel külodumu homurdanarak, hırsla, yırtarcasına çıkarıp bacaklarımın arasına girdi. Ve hiç olmadığı kadar hırsla, şehvetle içime sapladı erkekliğini…

Akşamdan beri ıslanmış, sular içinde kalmış olan kadınlığım da hevesle kabul etti bu hediyeyi… Aynı hırsla üstümde gidip gelmeye başladı.

Ertesi günü Sevim yanıma geldi. Kahve vermek isteyince, heyecan ve merakla,

“Bırak şimdi kahveyi… Akşam ne oldu aranızda?” diye sordu, ben de anlattım.

“Siz ne yaptınız? İki yaramaz çocuk gibi balkondan çıkıyordunuz…” dedim.

Biz mutfağa gidince kocam temiz hava almayı bahane ederek salonun ışığını söndürmüş ve balkona çıkmışlar. Karanlık balkonda heyecan içinde, bizim gelmemizden korka korka, ufak öpüşmeler, sevişmeler yaşamışlar. Eşimin çok güzel öpüştüğünü söyledi Sevim…

İlk anda içim burkulur gibi olduysa da, akşam Kemal ile mutfakta, vedalaşırken kapıda yaşadığımız adrenalin dolu anlar geldi gözümün önüne… Aldığım zevk, heyecan duygusu… Ya, geceyi beni yatağa atarak noktalayan kocamın altında geçirdiğim fırtına dolu dakikalar…? Gerinerek,

“Kemal de öyle…” dedim. “Senin kocan da harikaymış…”

“Ne yapıyoruz Handan? Tamam mı, devam mı? Pişman olmayalım sonra…”

“Arkadaşım, geri dönemeyiz artık… Geri dönüşü olmayan yola girdik bile… Birbirimizin kocasına kuyruk salladık, baştan çıkardık, bir takım şeyler yaşadık… Sen ne diyorsun peki?”

“Bence de devam…” dedi. “Gece kocanla kaçamak sevişmenin üzerine, eve gidince Kemal öyle bir saldırdı ki üzerime… Sanki seninle tam anlamıyla bir şey yapamamasının acısını benden çıkardı… Hem de defalarca… İnan bacaklarım titriyor hala… Unutmuşum bu zevki, heyecanı yaşamayı…”

Akşam iş çıkışı der demez eve damladılar. Sevim’lerde toplanmıştık. Yemekten sonra biraz oturduk. Erkekler hep birbirini kolluyordu. Ben mutfağa gitsem yardıma Kemal geliyor. Sevim ayrılsa Hakan bir bahane uydurup peşinden gidiyordu.

Yani bizimkiler fırsat yaratmaya çalışıyorlardı. Ama biz aramızda anlaştığımız gibi, kaçamak öpücüklerden ve oramızı buramızı okşamalarından daha ilerisine izin vermiyorduk.

Artık yalvarıyorlardı bir şeyler olsun diye ama iki erkek aynı yerde çalıştıklarından ve birbirlerinin yüzüne bakacaklarından ters bir olay yaşanmasın düşüncesiyle aynı ortamda olmamasına özen gösteriyorduk.

Bu öyle hafife alınır bir olay değildi, hem dikkatli olunmalı, hem de seviyeli olmalıydı. Bu yüzden çok güzel hazırlandık ve onlar istedikçe biz sonra diye atlattık.
Ve yılbaşı günü geldi çattı. Öyle bir hazırlandık ki. Şamdanlı mumlu mükellef bir ziyafet sofrası… Her türlü içkiler… Üzerimizde yılbaşı eğlencesine yaraşır askılı dekolteli giysiler… İçimizde minicik dantel iç çamaşırları, jartiyer çorapları, yüksek topuklu iskarpinler…

Bizimkiler yılbaşı protokol kutlamalarını bitirip saat on gibi eve gelmişlerdi ve asıl eğlence şimdi başlıyordu. Onlara unutamayacakları gecelerin ilki ve en güzeli olacaktı bu gece…

Masaya geçtik. Işıklar karartıldı, mumlar yakıldı, her şey hazırdı. İçkiler içilmeye, şarkılar söylenmeye başladı. Eğlence yükünü aldığında masa altından eşler karşılıklı birbirini okşayarak uyarıyordu.

Bir kaç kadeh sonra aramızda işaretleşerek Sevim’le ikimiz içmeyi kestik. Durumu idare edebilmek için ayık olmamız gerekiyordu. Kalkıp müzik setine hareketli, baştan çıkarıcı bir oryantal müzik koydum. Salonun ortasında kıvırmaya başladım.

Durmadan dönüyor, çalkalıyor, eğilip bükülüyordum. Erkekler gözlerini bana dikmişler, yalanarak bakıyorlardı.

Sevim durur mu, o da kalktı. Erkekler alkış, tempo, bağırışlarla bizi teşvik ediyor, biz de alabildiğine kıvırıyor, çalkalıyorduk kalçaları…. Mini etekler açılıyor, külotlarımıza kadar görünüyor, biz aldırmadan oynamaya devam ediyorduk.

Erkeklerin önüne gittik, ben Kemal’in önünde, Sevim kocamın önünde diz çöküp arkaya kıvrıldık, para takmalarını istedik. Kocam Sevim’in alnına para takarken, Kemal başımı tutup alnıma öpücük kondurdu, ıslanan alnıma parayı yapıştırdı.

Kocamın bunu görecek hali yoktu, gözünü Sevim’in önünde titrettiği iri memelerine dikmişti.

Yorulana kadar dansöz gibi kıvırdık. Sonra Cd bitti, oturduk. Ben,

“Midem bulandı, lavaboya gidiyorum…” diyerek masadan ayrıldım.

Arkama baktığımda kocamın Sevim’in kadehine kırmızı şarap koymakla uğraştığını gördüm, beni duymamışlardı bile…

Kemal ise aksine, gözü bende ayağa kalkmıştı bile… Holde heyecanla onu bekledim ve geldiğinde hemen kolundan tutup yatak odasına soktum.

Kapıyı kapatıp dudaklarıma yapıştı. Ah, müthiş bir şeydi. Eşlerimiz içeride, ben kocamdan başka bir erkekle, yatak odamızda öpüşüyordum. Sert dudakları benim dolgun dudaklarımı kaplamış, diliyle dokunuyor, elleri kalçalarımda, bacaklarımda dolaşıyordu.

Kadınlığımın ıslandığını, pantolonunun önündeki kabarıklıkla kasıklarıma baskı yapıp duran erkeklik organını şiddetle istediğimi hissediyordum. Tam dayanılmaz noktaya ulaşıp Kemal’i yatağa devirmeyi düşünmekteyken, içeriden Sevim’in sesi geldi,

“Çocuklar, aklıma bir fikir geldi, haydi buraya gelin…” dedi.

Güçlükle, olabildiğince süratle kendimizi toparlayıp içeriye döndük. Zavallı Kemal, önündeki kabarıklığı gizlemekte bir hayli zorluk çekiyordu. Hepimiz meraklı gözlerle Sevim’e bakıyorduk.

“Bu gece yılbaşı değil mi, oyunlar oynayalım hep beraber…”

“Ne oyunu Sevim?” dedim ben. “Bu kafalarla oturup tombala mı oynayacağız…”

Her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Sevim,

“Tombala değil ama her zamanki gibi eşli kağıt oyunu oynayalım. Yalnız bu gece yılbaşı… Karı koca eşleşmeyelim. Bu gece eşleri değiştirelim. Ben Hakan’la, sen de Kemal’le ol. Eğlenceli olur, ne dersiniz?”

Bu masumane konuşmanın içindeki “eşleri değiştirelim” ifadesi bile içimi titretmişti. Heyecanla,

“Bence tamam, güzel olur…” dedim.

Beyler de kabul edince kağıtları getirdim, herkes içki kadehini yanına alıp, salondaki sehpanın etrafında oyuna başladık. Bir gırgır, şamata gidiyordu. Benim aklıma geldi,

“Eee? Nesine oynuyoruz peki? Kaybedenlere cezalar veriyorduk, bu gece ne ceza verelim?” dediğimde yine bir şamata koptu.

Abuk subuk öneriler uçuşuyordu havada… İçkinin tesiri kendini göstermeye başlamış, kahkahalarla gülüyorduk her şeye… En saçma öneri yine Sevim’den geldi,

“Bu gece yılbaşı… Her oyunda kazananlar, kaybeden eşinin üzerinden bir giysi çıkarsın.”

Susup birbirimize baktık, sonra neşe içinde kabul edildi bu öneri… Kağıt oyunlarında kendine çok güvenen kocam, karşısındaki Sevim’e sesleniyor,

“Merak etme ortak, oyun bittiğinde biz giyinik kalırız, bunlar don gömlek kalır, merak etme sen…” diyordu.

Dediği gibi de oldu. İlk eli Kemal’le ikimiz kaybettik. Kocam benim boynumdaki inci kolyeyi çıkardı, Sevim de kocasının boynundaki kravatı… İkinci el yine aynı, ayakkabılarımız gitti. Üçüncü el biz kazandık, bu böyle karşılıklı sürüp gitti.

Ama yavaş yavaş başlangıçtaki şamata bitmeye başlamıştı. Üzerimizdekiler çıktıkça ortalığa gergin, elektrikli bir hava hakim olmaya başladı. .

Bizim kaybettiğimiz bir elde, üzerimde dantel sütyenim, Kemal de atletiyle kalmıştı. Sonraki el yine kaybettik. Bu kez sıra eteğime geldi mecburen, çıkaracak o kalmıştı…

Kocam titreyen elleriyle eteğimin kopçasını açtı, eteğimi sıyırmaya çalıştı. Kalçalarımı kıvırarak indirmesine yardım ettim. Yavaş yavaş sıyrılan eteğim yere indiğinde dantel külodum ve jartiyer çorabımla kalakalmıştım.

Sevim de kocasının pantolon fermuarını açıp indirmekle meşgulken, Kemal gözleriyle beni yiyecek gibi bakıyordu bana… Kocam da… Eteğim elinde gözlerini benden ayıramıyordu,

“Üfff… Harika görünüyorsun karıcım…” dedi diğerlerinin varlığını unutmuşçasına…

Kemal de pantolon indiğinde içine giydiği ufak sliple kalmıştı. Slibin içindeki alet taş gibi olmuş, eliyle onu saklamanın telaşındaydı. Her ne kadar bakmamaya çalışsam da gözümü önünden alamıyordum.

Oyun tekrar kaldığı yerden devam etmeye başladı. Artık son eli oynadığımızda biz kadınlar külot, sütyenlerimizle, erkekler donlarıyla kalmıştı.

Sevim’in beyaz transparan külodu, içindeki şekilli kesilmiş siyah kasık kıllarını meydana çıkarmış, sütyenin şeffaflığındaysa kabaran meme uçlarınının pembeliğini açıkça görebiliyorduk.

Erkeklerin aletleri ayaklanmış, çadırları kurmuş bizi gösteriyordu. Kemal’in önündeki salatalık boyutundaki taş gibi olmuş penisi neredeyse başını dışarı çıkmak üzereydi, görebiliyordum. Hakan da aynı durumdaydı.

Herkes heyecan içindeydi. Yarı çıplak, iç çamaşırlarımızla oturmuş, birbirimizi süzüp duruyorduk kaçamak bakışlarla… Herkes bir sonraki adımın ne olacağını biliyordu ama ulu orta bir şey yapmaya cesaret edemiyordu.

Kağıt oyunu tavsamaya, teklemeye başlamıştı. Hepimizin aklı başka yerlerdeydi. Bir adım atmak, olayı tetiklemek gerekiyordu. Kocam dayanamadı, pürüzlü, boğuk bir sesle,

“Eeee? Şimdi ne yapıyoruz peki?” diye soru attı ortaya… “Yenişemedik, berabere kaldık gibi… Eşit durumdayız… Bence bu oyun yeter artık…” Sevim atıldı,

“Bence de… Türk filmleri adını söyleyelim, karşı takım başrol oyuncularının adını söylesin.”

“Tamam” dedim. “Kaybedenlerin cezasını da ben vereceğim…”

Yine başladık. Ama bu arada saat geceyarısına yirmi dakika vardı ki bir olayı yaşamaya dakikaların kaldığını biliyorduk.

Birinci soruyu Sevim sordu, Kemal’le ben bildik. Biz zor bir soru sorduk, onlar düşündüler, bilemediler… Cezalarını beklemeye başladılar. Ben de biraz düşünür gibi yapıp,

“Size cezayı veriyorum…” dedim. “Ama itiraz, mızıkçılık yok, tamam mı?” Herkes kabul etti.

“Sevim’le Hakan’a iki saat oda hapsi cezası veriyorum. Misafir odasına gidip kilitlensinler ve yılbaşında biz onları çağırana dek eğlenceden tam mahrum kalsınlar. Işıklar yanmayacak, karanlıkta hücrede gibi kalsınlar.”

Kimseden çıt yok, itiraz eden olmadı. Sevim “hımm” diye şeytanca gülümsedi bana bakarak… Bu fikir birden aklıma iyi gelmişti. Eşimin önünü hiç bu kadar şişkin görmemiştim.

Gülerek, şamatayla ikisini de kaldırıp kocamı ve Sevim’i kollarından tuttum, tutukluları götüren polis gibi misafir odasına götürüp üstlerinden kapıyı kilitledim.

“İki saat sonra görüşmek üzere mahkumlar…” dedim.

Kilitler kilitlemez anahtar deliğinden bakıyordum ki arkamdan Kemal hırsız gibi yaklaşıp sarılıverdi. Çıplak yabancı erkek bedeni vücuduma değince ürperdim, hemen doğruldum. Sımsıkı sarılmıştı arkamdan…

Başımı kendine çevirmiş, dudaklarımı öpmeye başlamıştı. Öyle tatlı geldi ki… Önündeki karşıdan seyredip durduğum kabarıklık şimdi arkama, kalçalarıma baskı yapıyordu.

Tam vakit kaybediyoruz diye düşünüp üzülürken, o da aynı şeyi düşünüyormuş ki, beni kollarına aldığı gibi hemen yatak odasına götürdü. Üstündeki tek giysi olan slibi çıkardı, sonra benim üstümdeki sütyen ve külodu…

Hem öpüyor hem yalıyor. Harika bir şeydi…Başka bir erkek, yatak odamda, üzerimde beni becermeye hazırlanıyor, kaslı erkek vücudu vücuduma değiyor, bacaklarım titriyor, yanıyordum. .

Ve saatler yeni yıla girmek üzereydi. Sevim’le tam yılbaşı gecesi olsun demiştik. Çünkü yeni yıla nasıl girersen öyle geçer derler, biz de böyle bir ortamda girmek istemiştik.

Yani saatler yeni yıla girerken, bizimkiler de bize girecekti… Kemal bana girecekti, kocam da Sevim’e… Ooh, ne güzel bir ortam….

Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Eğilip üçgenimi yalamak, şehvet sularımı içmekle meşgül olan Kemal’i üzerime doğru çektim. Aleti eşiminki kadar vardı. Kalındı, sertleşmiş, kocaman olmuştu.

Bal kutumun hizasına gelince başını hafiften ittirdi içime… Kendimi ister istemez geriye çektim. Biraz daha… Daha… Derken yarısına kadar içime girdi…

“Oohhhh…” diye inleyerek Kemal’imin boynuna sarıldım…

Ne tatlıydı… Yabancı bir erkek bacak aramda, kocaman erkekliğiyle beni beceriyordu… Biliyordum ki, kocam da Sevim’e aynı heyecanla, aynı şeyi yapıyordu.

Kemal bir yandan dudaklarımı hazla öpüyor, bir yandan yavaşça içime girmeye çalışıyordu. Bir iki ileri geri derken sabrı kalmamış olacak ki, aniden kökledi, sokmuştu köküne kadar aletini dar kutumun içine… Önce bir çığlık çıktı dudaklarımdan, sonra,

“Aahhh…” dedim. “Harikaa….”

“Beğendin mi?” diye sordu.

“Beğenmez olur muyum? Çok güzel… İçimi doldurdu, taş gibi… Oohhh… Öyle zevk veriyor ki… Ya sen?”

“Delirttin beni… Günlerdir bu anın hayaliyle yanıp tutuştum… Karımı becerirken bile seni, bu anı hayal ettim. Artık içindeyim… Öyle sıcak, öyle güzel ki… Fırın gibi yanıyor için… Beklediğime değmiş…” Boynunu emerken kulağına fısıldadım,

“Mmmm… Çok güzel yapıyorsun. Kocam da Sevim’e yapıyor aynı şeyi… Yan odada karını beceriyor. Pişman değilsin, öyle mi aşkım?”

“Ohhh… Asla… Her şeye razıyım, bu zevk devam etsin yeter ki…”

Ben de tadını almıştım. Tempolu olarak sokup çıkarıyordu. Tamamen doldurmuştu içimi… Bir yandan beni sikiyor, bir yandan öpüyor, yalıyor, bir yandan da tatlı kelimeler fısıldıyordu kulağıma… Bu ortamın sürekli devam etmesi, kesilmemesi konusunda yalvarıyordu adeta…

“Peki…” diyordum. “Her uygun ortamda, her canımız istediğinde beni sikmene izin vereceğim canım… Öyle güzel sikiyorsun ki… Bizimkiler devam etmese de, ben seni istiyorum…”

Canım benim… Beni şefkatle incitmemeden öyle güzel beceriyordu ki, sıcak sıcak ona akıyordum sanki…

Zevkten bütün benliğim bacak arama, bal kutuma toplanmış, bacaklarımın arasında tam oramda ise yabancı bir erkeğin koca aleti vardı. Kalçalarından tutup onu daha da kendime çekiyordum.

Ne kadar oldu bilmiyorum… Ben kaçıncı orgazmımı yaşıyordum, onu da hatırlamıyorum, kasıldı,

“Ahhh… Geliyorumm…” dedi. Sımsıkı sarılıp tırnaklarımı sırtına geçirdim, haykırdım,

“Çok güzel.. Ohhh… Pompala beni… Sik… Geçirr… Tutma kendini, içime boşal, korunuyorum… Ah, çok güzel…”

Aynı anda boşalmaya başladık. Çıldırıyordum sanki… Siki içimde damar damar atıyordu… Başka bir erkek hayat sıvısını içime, en derin yerlerime doğru gönderiyordu ve o sıvı alev alev yakıyordu geçtiği yerleri… Ama aleti sertliğinden bir şey kaybetmemişti daha… Bana sarılıp öpüyordu.

Hemen yatırıp üzerine çıktım. Elimle ayarlayarak oturdum üzerine, içime aldım. Bir müddet hareketsiz durup o sertliği, dolgunluğu içimde hissettim ve sadece kalçalarımı oynatarak üzerine uzanıp tadını çıkardım.

Sonra koca aletinin üzerine oturup kalkmaya başladım. Ne müthiş bir şeydi bu… En yakın arkadaşımın kocasının koca aletini içime almış, üzerinde zevkten köşe olmuştum.

Tamamen çıkarmayacak derecede kalkıyor, sonra dibine kadar girecek şekilde oturuyordum… Yavaşça… Her santimetrekaresini hissederek…

Bu şekilde bir kez daha beraber boşaldık ve ben üzerine yığıldım. Aletini içimden çıkarmadan öylece kaldık bir süre… Tadı damağımızda kalmıştı, hala canımız çekiyordu. Üzerime eğilip dudaklarımı öperken,

“Yeni yılın kutlu olsun canım…” dedi tutkuyla… Öpüşüne karşılık verip sarıldım,

“Senin de…” dedim. “Bütün yılımız böyle geçsin, sevişerek…”

Yıl başına başka bir erkeğin altında girmiştik ve yeni yılın hep böyle geçmesini dilemiştik. Biraz sonra toparlandık, odadan iç çamaşırlarımızı, salondan giysilerimizi alıp giydik ve içeriye gidip anahtarı kapı altından attım, Sevim’e,

“Biz Kemal’le sizin eve gidiyoruz, albümde bir resme bakıcaz, cezanız bitti mahkumlar çıkabilirsiniz, birazdan geliriz…” dedim.

Sevim durumu anlamıştı, toparlanmaları için zaman veriyordum. Yorgun bir sesle,

“Tamam…” dedi.

Biz geldiğimizde toparlanmışlar, giyinmişler, hiçbir şey olmamış gibi salonda oturuyorlardı. Ben makyajımı tazelemiştim, Sevim de öyle yapmış. Herkes sanki gecenin başındaymışız gibi giyinmiş, herkes sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi konuyu bile açmıyordu.

Hayat normal akışında, ama artık eskisi gibi değildi. İçimizde fırtınalar estirerek devam etmeye başlamıştı. Oturduk.

“Nasıldı kapalı kalmak, cezalılar?” dedim. Sevim

“Çok güzeldi… İyi ki oynamışız…” dedi gülümseyerek…

Herkes yaşadıklarını anımsayıp kısa bir gülüşme yaşandı. Sabaha doğru yattık. Erkekler ertesi gün öğleye doğru uyandılar, bizimkiler dışarı çıkar çıkmaz Sevim’i çağırdım,

“Gel bakalım, neler oldu içerde, anlat…” dedim.

Ben ona anlattım olanları, o da bana… Kocamla içeri kapanır kapanmaz öpüşmeye başlamışlar ve üzerlerindeki son parçaları da çıkarıp atmışlar. Eşim sevime güzel bir oral yapmış, Sevim de ona…

Hakan’ın işini çok iyi bildiğini, aletinin kocasınınki gibi büyük olduğunu söyledi. Sevim ilk etapta heyecandan almakta zorlanmış içine, ama sonraları tadına doyamamış… Ben de,

“Seninki de öyle… Öyle güzeldi ki, tadı hala damağımda…” dedim.

Gülüştük ve hep böyle devam etme sözü verdik birbirimize… Şimdi hala devam ettiriyoruz.

Yalnız biz bunu ulu orta hiç yapmadık. Herkes her şeyin farkında… Ama kimse birbirine bir şey söylemedi bu güne kadar… Seviye korundu… Ayrı odalarda, hatta ayrı evlerde, haftada bir veya iki defa gerçekleştiriyoruz. .

Biliyor musunuz, hep aynı tazeliğini koruyor. Eğer grup yapsaydık belki de belli bir süre sonra özelliğini yitirecekti.

Şimdi kocalarımız birbirlerinin eşlerini becerdiler, biz birbirimizin kocasının altına yattık. Herkes her şeyi biliyor ama göz önünde yapılmadığı için ve kimse bu konuda, Sevim’le ben hariç konuşmadığı için gizli yapıyormuşuz gibi devam ediyor. Ve aynı heyecanı her defasında yaşatıyor.

Sevişmelerimiz ne zaman biterse bitsin, bir araya geldiğimizde hep giyinik ve normal ev haline hiç bir şey olmamış gibi devam ediyoruz.

Bu olayın sonsuza dek sürmesini istiyoruz. Sevim’de, ben de, kocalarımız da hayatımızdan çok, ama çok memnunuz.

Kendi eşlerimizle de sevişmelerimiz eskisinden daha heyecanlı, daha zevkli, daha muhteşem geçiyor.

Uzun oldu ama, kısacası, eşlerimizi değiştirmek hayatımızın en mutlu olayını başlattı. Devam ediyoruz.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*